eskimeyen-oyunlar

Eskimeyen oyunlar

Oyun dendiğinde aklımıza genel olarak konsol, bilgisayar veya akıllı telefonlarda oynananlar gelse de esasında tarihleri bundan çok daha eskiye dayanıyor. Zaman geçse de direnmeyi bırakmayan bazı oyunlar insanları birbirine bağlamaya devam ediyor.

06 Nisan 2022 01:00

Teknolojinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşması, oyunlarla oyuncuları da değiştirdi. Artık oyun dendiğinde birçok kişinin aklına ilk olarak elektronik cihazlarda oynananlar geliyor.

Oysa oyun Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence” şeklinde tanımlanıyor.

Tıpkı geçmişten günümüze kadar uzanan ve yılların eskitemediği oyunlar gibi. İcatlarının üzerinden yüzyıllar geçse de hala verdiği heyecan ve masanın etrafında birleştiren güçleriyle popülerler. Peki, oyunlar nasıl ortaya çıktı?

Türk Beyin Takımı Kaptanı Ferhat Çalapkulu'na göre bu bir ihtiyaç ve sosyalleşme aracı.

“Oyun çok önemli bir araç. Yüzyıllar boyunca insanların en rahat iletişim kurduğu araç haline gelmiş. Oyunları kendi içinde ayırabiliriz. Strateji oyunları dediğimiz çoğunlukla iki kişinin karşılıklı oynadığı oyunlar. Kutu oyunları ise biraz daha farklı. Sosyal tarafı biraz daha güçlü, çünkü 5-6 kişi hatta daha kalabalık oynanan kutu oyunları var. Bunların ortaya çıkması da toplumların kültürel altyapısıyla orantılı olmuş. İnsanların oynamaya ihtiyacı var. Birileri de oyun yaratma güdüsüyle hareket ediyor.”

Tarihi oyunun yeniden keşfi

Tarihteki en eski oyunlardan biri Türk Strateji Oyunu Mangala. 16. yüzyıldan itibaren Türk minyatürlerinde Mangala’ya ait tasvirleri görmek mümkün. Uzun yıllar boyunca farklı kültürlerde de oynanan bu strateji oyununa ait bilgiler yıllar içinde unutulma noktasına gelmiş.

Mangala Oyunu Derneği Başkanı Serkan Aziz Ceyhan ve kardeşinin yaptığı kapsamlı araştırmalarla yeniden hayat bulan bu oyun şimdi 7’den 70’e herkes tarafından oynanıyor.

Oyunun yeniden keşfi ve günümüzdeki halini alma hikâyesi oldukça enteresan.
Ceyhan ve beraberindeki ekip, Türk kültürünün ilk kahvehanesini araştırdıkları sırada, 1582 yılında resmedilen, bir elinde Türk kahvesi bir elinde ise 12 kuyulu bir ‘şey’ tutan iki kişinin görseline rastlıyor. Oyun olduğu anlaşılan fakat detayları anlaşılamayan bu tasviri daha derinlemesine araştırmaya başlıyorlar. O kuyuların Prof. Dr. Metin Ant’ın 1974 yılında basılan kitabında bahsi geçen, Asya ve Afrika’da da oynanan Mangala isimli oyuna ait olduğu anlaşılıyor. Fakat o kaynakta oyunun kuralları net olarak belirtilmiyor.

Araştırmaya devam eden Ceyhan, oyunun modern halini alma sürecini şu sözlerle anlatıyor:

“Araştırmalarımıza devam ettiğimizde Prof. Dr. Abdulvahap Kara’nn Orta Asya’daki bir oyun türünden bahsederken konuyu Mangala’ya getirdiğini ve bunun Türk kökenli olabileceğini düşünmeye başladık. Bir gün kardeşim ‘Ben bu oyunun nasıl oynandığını buldum, aradaki boşlukları doldurdum’ dedi. Biz de bu bilgiler bizimle kaybolmasın, yok olmasın diye bir metne dönüştürdük. Bu metni de modern bir oyun tablasına dönüştürdük.”

48 taş, 4 temel kural, 2 rakip ile oynanabilen bu oyun bir kutuya ihtiyaç olmadan, çay tabakları, yumurta follukları gibi farklı malzemelerle bile oynanabiliyor. Kolaylıkla öğrenilip oynanabilen bu oyunun en önemli getirisini Ceyhan şöyle anlatıyor:

“Hem Mangala’nın hem de bu tip kutu oyunlarının iletişim becerilerini geliştirdiğine inanıyoruz. Örneğin bizim oyunumuz tokalaşarak başlıyor.”

Tarihte bilinen en eski oyun: Go

Oyun ihtiyacı tarihin ilk çağlarından beri var olmuş. Tahminlere göre Dünya tarihinde bu ihtiyaçtan doğan en eski strateji oyunu ise 4 bin yıllık ‘Go’. İlk olarak Asya kıtasında ortaya çıkan oyun bir tahta üzerinde siyah ve beyaz taşlarla oynanabiliyor. Go ve Strateji Derneği Başkanı Mehmet Emin Barsbey,” Batılılar için satranç neyse Uzak Doğulular için Go odur” diyerek oyunu şöyle anlatıyor:
“Uzak Doğu’da. Çin’de, Kore’de, Japonya’da usta oyuncular yetişirler ve hayatları boyunca Go oynarlar. Tüm kariyerleri, tüm hayatları Go’ya adanmıştır. Kore ve Japonya’da Go oyunu üzerine 24 saat yayın yapan tv kanalları vardır. Kore’de Seul’da 4 yıllık bir Go Fakültesi var.”

Go, çok eski olmasının yanında basit kurallarına rağmen benzerlerine göre en karmaşık olanı. Barsbey’e göre Go’yu özel kılan unsurlardan biri de tüketilememesi.

“Her evde olmalı"

Oyun, sadece elektronik ortamlarda geçen uzun sürelerden ibaret değil.
7’den 70’e herkesin oynayabileceği bu oyunlar gibi diğer zekâ, strateji ve kutu oyunları da hem zihinsel gelişime hem de sosyalleşmeye olanak sağlıyor. Türk Beyin Takımı Kaptanı Ferhat Çalapkulu da bu oyunlardan her evde en az 1-2 adet olması gerektiğinin altını çiziyor.

 

Diğer Haberler