turk-sihalari-dilleri-ve-kulturleri-de-etkiliyor

Türk SİHA'ları dilleri ve kültürleri de etkiliyor

Teknolojik terimlerdeki yabancı kavramları Türk SİHA’ları tersine çeviriyor. Bayraktar, Akıncı, Anka, Atak.

09 Haziran 2022 11:28

Dilin teknoloji üzerinde veya teknolojinin dil üzerinde etkisi var mı? Uzmanlara göre bunun yanıtı olumlu.

Teknoloji ve dil arasındaki etkileşim önemli boyutlarda.

Birbirlerini geliştiriyor, dönüştürüyor ve bu dönüşüm kültürün bir parçası haline geliyor. 

İcat edenin isim verme hakkı dilleri ve kültürleri etkileyebiliyor.

Ukrayna'da yeni doğan çocuklara isim olarak Bayraktar'ın seçilmesi, Türk SİHA'ları için besteler yapılması yakın örneklerden.

Biz de teknoloji ve dil ilişkisini, Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süer Eker'e sorduk. 

"Dil olmasaydı, bugünkü uygarlık ve teknolojinin olmayacağını varsayabiliriz"

Teknoloji kendi dilini yaratır mı? Teknoloji-dil ilişkisini değerlendirebilir misiniz?

"Gerçekte, yeryüzünün henüz aşılamayan en yüksek doğal teknolojilerinden biri olan insan dili; seslerin üretimi bakımından “anatomik-fizyolojik”, iletimi bakımından “fiziksel-akustik”, kulak tarafından alınan anlam yüklü fiziksel ses dalgalarının nöronlar aracılığıyla beynin ilgili merkezinde kavramlara ve mesaja dönüşmesi bakımından da “elektro-kimyasal” bir süreç. İnsan zekasının işlevlerini ve herhangi bir alandaki verileri işlemeyi amaçlayan yapay zeka gibi araçlar da sayısal (dijital) dünyanın parçası ve insan zihni ve düşüncesiyle dilin birlikteliğinin ürünü.Bu noktadan hareketle dil olmasaydı, bugünkü uygarlık ve teknolojinin olmayacağını, insanın diğer canlılar gibi doğayla tam uyumlu bir canlı olmaktan öteye gidemeyeceğini varsayabiliriz.Yeryüzünde doğanın ürettiklerinin dışında üretilen her şey, teknoloji dahil insanın eseri. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliği, yani maddi ve manevi kültür ürünlerini, sanatları, zanaatları ve aşama aşama yapay zekaya değin gelişen bilim ve teknolojiyi geliştirebilmesi, ona düşünme, keşfetme, araştırma ve paylaşma becerilerini kazandıran dil ile mümkün oldu."

“İnsan ile makine arasında bir ara yüz oluşturan teknolojiler 1950’lerden sonra filizlenmeye başladı”

"Özellikle yazının icadından sonra birikmeye başlayan bilgi aşamalı biçimde bugünkü teknolojiye uzanan süreci başlattı. İnsan ile makine arasında bir ara yüz oluşturan teknolojiler 1950’lerden sonra filizlenmeye başladı. Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, doğal dil işleme çalışmaları dilleri derinden etkiledi. Bilgisayarlar ve Genel Ağ ortamı en önemli iletim ve paylaşım aracı haline gelirken bir yandan da insan zekasının yerini alabilen yani her türlü veriyi toplama ve işleme, değerlendirme ve depolama süreçlerini yöneten insan ürünü sayısal dünyanın ve yapay dillerin de gelişimini sağladı.Bu teknolojilerin ürünü olan sosyal medya kanalları da toplumları yönlendirme ve manipülasyon aracı olarak kullanılmaktan yeni bilgilerin üretimine, analizine, dil öğretimine, eğitime ve eğlenceye değin sınırsız çeşitlilikte amaçlar için kullanılıyor. Sayısal dünya Türkçe için de yeni ufuklar açıyor.Dilin, sonsuz ve sınırsız teknolojiye giden yolu açarken gelecekte insanın dil ile ürettiği teknolojinin, insanı ve insan dillerini ele geçirebilecek, yönlendirebilecek insan dışı yeni bir dil yaratması da fütürizmi aşan bir gerçeklik olabilir."

"İnsan dillerinin bir kısmı farklı yazı sistemlerine sahipken, bir kısmı sadece sözlü dildir"

Dillerin yok olmasında ya da yükselişinde teknolojinin önemi nedir?

"Yeryüzündeki dillerin sayısı, neyin dil, neyin diyalekt olduğunun kabul edilmiş ortak bir ölçütünün bulunmaması nedeniyle tartışmalı bir konu. İnsan dillerinin bir kısmı farklı yazı sistemlerine sahipken, bir kısmı sadece sözlü dildir. Yazılı olmayan dillerin tam sayısını belirlemek zor olmakla birlikte Ethnologue’a göre 7 bin 139 yaşayan dilden 4 bin 065'inin gelişmiş yazı sistemlerine sahip olduğu, 3 bin 074 dilin ise herhangi bir yazı sisteminin bulunmadığı değerlendiriliyor. Burada önemli bir nokta ise, bir dilin yazı sisteminin bulunmasının, o dilin üretken bir yazı dili olduğu veya okur yazar sayısının çok yüksek olduğu anlamına da gelmemesi.Konuşur sayısı giderek azalan, kuşaktan kuşağa aktarılmamaya başlayan dillere “tehlikedeki diller”, konuşuru kalmayan dillere ise “ölü diller” adı veriliyor.Binlerce yılın birikimlerini taşıyan dillerin yok olması insanlık adına büyük kayıp. Ancak İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Rusça vb. baskın dillerin karşısında, tehlikedeki herhangi bir dilin konuşurlarına ekonomik bir getiri, yaşama ve geçinme imkanı sağlamaması durumunda yeniden canlandırılma faaliyetlerinin etkin ve kalıcı çözümler sağlaması -İsrail’in kuruluşundan sonra İbranicenin yeniden canlandırılması gibi- az sayıdaki örnekle sınırlı."

"Teknoloji bir yandan dil çeşitliliğinin azalmasına yol açabilirken bir yandan da konuşur sayısı az dillerin yeniden canlandırılmasına imkan sağlıyor"

"Dillerin yok olmasında ve yükselişinde teknolojinin rolü ikilemlidir (dikotomik), yani teknolojinin gelişmesi bir yandan doğadaki çeşitliliğin azalmasına benzer biçimde dil çeşitliliğinin azalmasına yol açabilirken bir yandan da konuşur sayısı az dillerin yeniden canlandırılmasına imkan sağlıyor.İşlevlerini yitiren, annelerin çocuklarına öğretmekten vazgeçtiği ana dillerin mevcut koşullarda yeniden canlandırılması için teknolojilerin uygun teknik koşullar sağlamasına ve belirli projelere karşın, tehlikedeki dillerin belgelenmesi çalışmaları ağırlık kazanıyor."

"Teknolojide bütünüyle dışa, yabancı dillere bağımlılık, dilin değil, konuşurlarının zaafıdır"

Türkçe, teknoloji dilinde ne kadar etkin ve dünyaya bu konuda yeni terimler katabilir mi?

"Kendi bilim dilini oluşturamayan ve geliştiremeyen toplumlar, başka dillerin etkisinden kurtulamaz. Bu da doğal olarak, bilimsel ve teknolojik gelişmeyi engeller; teknolojik bağımlılığa yol açıyor. Teknolojik bağımlılık dil bağımlılığını artırıyor.İthal her teknoloji ürünü, beraberinde terminolojisini de getiriyor. Örneğin, radyo ve televizyonla birlikte anten, kanal, dijital, frekans, sinyal, bant, video, kaset, tuş, decoder, ekran vb. terimler Türkçeye girdi ve yerleşti. Ancak bilim, teknoloji vb. alanlarda bütünüyle dışa, yabancı dillere bağımlılık, dilin değil, konuşurlarının zaafıdır."

"Her dil gibi Türkçe de farklı yol ve yöntemlerle sayısız terim üretme yeterliğine sahip"

"Dilbilimsel tarih; bilim, sanat ve teknolojinin gelişiminde Yunanca, Latince gibi Antik Çağ dillerinden yüzyıllar boyunca yararlanıldığını, özellikle 19. yüzyılla birlikte terimlerin yaygın biçimde ulusal dillerde yapılmaya başladığını görüyoruz; ancak ölü diller Yunanca ve Latinceden yararlanarak tıptan uzay teknolojisine değin yeni terimler üretmeye de engel değil.Örneğin Türkçede de bir tıp terimi olarak kullanılan gastroloji, Yunancada “mide”, -loji ise “bilgi, bilim vb.” sözlerinin birleşimiyle üretildi.  Son dönemlerde dünyayı derinden sarsan koranavirüs (İng. coranavirus) hastalığı, Latince “taç” anlamındaki corona ile “zehir” anlamındaki yine Latince virus sözcüğünden yapıldı.Her dil gibi Türkçe de anlam kopyalaması da dahil olmak üzere farklı yol ve yöntemlerle sayısız terim üretme yeterliğine sahip.Bilim, teknoloji vb. alanlardaki gelişmelere bağlı olarak tel, uç-, çık-, ilet-, tep-, yaz- köklerinden telsiz, uçak, çıktı, iletken, tepkime, yazılım gibi sözcükler türetildi.Bu şekilde farklı bilim ve teknoloji alanlarından binlerce terim üretilmesine karşın, ithal teknoloji tsunami dalgaları gibi ithal terminolojiyi yanında getirmeye devam ediyor."

Akıncı, Anka, Atak, Bayraktar... Türkçe bilgisayar yazılımı için en uygun dil

"Türkçe teknolojinin dilini üretmede diğer diller gibi kendi içinde görece başarılı bir konumda bulunuyor.Son dönemlerde Türkiye’nin insansız hava araçları teknolojisinde dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer alması Türkçe Akıncı, Anka, Atak, Bayraktar gibi marka, B2 gibi model, MAML, MAMC, MAMT vb. mühimmat adlarının pek çok dilin terimleri arasına girmesini de sağladı.Yukarıda da ifade edildiği gibi yerli teknoloji üretilirken yerli terminoloji de bir noktada doğal olarak üretilmiş olacaktır. Türk dilinin bilgisayar yazılımı ve program dili için en uygun dil olduğuna ilişkin görüşler de ayrıca not olarak eklenebilir."

"Gelecekte bütün insanların tek dilli hale gelme ihtimali sıfır ya da sıfıra çok yakın"

Gelecekte tek bir dil olması mümkün mü?

"Elimizdeki veriler ve mevcut durumdan hareketle öngörülebilir bir gelecekte bütün insanların tek dilli hale gelme ihtimali sıfır ya da sıfıra çok yakın sayılabilir.Esperanto, Interlingua, Volapük vb. ortak yapay diller yaratma girişimleri evrensel bir başarı sağlayamadı. Çünkü diller sadece iletişim aracı değil, farklı insan topluluklarının maddi ve manevi kültür ürünlerini, inançlarını, ortak duygu ve düşüncelerini, kimliklerini yansıtan sistemlerdir.Devlet bazında Prusya döneminden beri süregelen 'Tek dil, tek millet, tek vatan' gibi “motto”lara karşın Ermenistan, Kuzey Kore gibi çok az sayıda ülkenin dışında, yeryüzünün en gelişmiş ülkelerinde dahi tek dillilik sağlanamadı."

“Farklılıkta Birlik” gibi mottoları

"Hatta aynı dilin konuşurları dil politikalarına ve planlamalarına karşılık diyalektler üstü bir diyalektte tam anlamıyla buluşamamışlardır. Örneğin Türkiye’de İstanbul Türkçesi, İngiltere’de Kraliçenin İngilizcesi, 'BBC İngilizcesi, 'Oxford İngilizcesi veya kısaca RP olarak bilinen de facto veya de jure resmi diyalektler ortak dil haline gelmekten hala çok uzak.Günümüzde dillerin farklılığı insanların birbirlerini anlamalarında bir engel teşkil etmekle birlikte, farklılığın ve çeşitliliğin “Farklılıkta Birlik” gibi mottolarla teşvik edildiğini görüyoruz.Uluslararası kurum ve kuruluşların resmi dilleri ortak dil olarak kullanılabilir.Örneğin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça olmak üzere 6 resmi dili var. NATO’nun resmi dilleri ise İngilizce ve Fransızca.İnsanlık tarihi bilimsel çalışmalar için veya pratik amaçlarla kullanılan çok sayıda lingua franca örnekleri ile dolu. Süreç bugün de devam ediyor.Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında İngilizce bilim, iletişim alanlarında, ağ teknolojisinde ve kanallarında büyük ölçüde ortak dil olmakla birlikte, diğer dillerin ortadan kalkması gibi bir durumun normal koşullarda mümkün olmadığı ifade edilebilir, konuyla ilgili söylenebilecekler şimdilik spekülatif olmaktan öteye gidemiyor."

Diğer Haberler