turk-kulturunun-en-eski-geleneklerinden-biri-kartal-terbiyeciligi

Türk kültürünün en eski geleneklerinden biri: Kartal Terbiyeciliği

Yüzlerce yıllık bir gelenek olan Kartal Terbiyeciliğine ilgi, son yıllarda yeniden arttı.

04 Ağustos 2025 14:58

Avcılık insanlığın en eski uğraşlarından biri.

İnsanlar, binlerce yıldır etiyle beslenmek, derisinden barınak ve giyim yapmak için çevresindeki küçük-büyük hayvanları hedef aldı.

Bu işte kendilerine yardımcı olarak köpek ve yırtıcı kuşları eğitti.

Yırtıcı bir kuşu terbiye etmek de Türk kültürünün en eski geleneklerinden biri.

Kırgızistan’da, bu gelenek “münüşkörlük” olarak biliniyor.

Ülkede bulunan kaya resimleri üzerindeki kuş ile avlanma tasvirleri, “kartal terbiyeciliği” geleneğinin çok eskilere dayandığının kanıtı.

“Münüşkörlük müşkül bir iş"

Kartal terbiyeciliği çok meşakkatli bir iş.

Avcı, işe, kartalı yakalamakla başlar.

Kartalı yakalamanın çeşitli yöntemleri var. Bunlardan en yaygın olanı, kartalı yavru iken yuvadan almak.

Avcı, kartal yavrusunu yuvadan alabilmek için önce anne kartalın yuvasını tespit eder.

Sonra yuvadan alınacak yavrunun ileride iyi bir avcı olma ihtimalini değerlendirir. Uygun bir yavru bulunduğunda onu almak için doğru zamanı bekler.

Avcı, yuvayı uzun bir süre gözetler. Anne kartalın günün hangi saatlerinde yuvadan ayrıldığını ve ne kadar süre yuvadan ayrı kaldığını hesaplar.

Yavru kartalı yuvadan almak en az iki kişiyle yapılır.

Ekip, önce, yuvanın bulunduğu kayaya tırmanır.

Genellikle yuvanın daha yüksek bir noktasına çıkılır. Anne kartal yuvadan ayrıldığında avcılardan biri beline ip bağlayarak yuvaya iner.

Gözüne kestirdiği yavruyu alır ve tekrar yukarı tırmanır.

Bazen avcılar yuvayı terk edemeden anne kartalın geri döndüğü durumlar da olur.

Böyle bir durumda avcı, sadece kendini savunma amaçlı harekete geçer. Anne kartala kesinlikle zarar vermez.

Bıçak, kılıç veya mızrak gibi kesici aletler kullanmaz.

Tabiatın dengesini bozmamaya özen gösterilir

Kartal avcıları, tabiatın doğal dengesini bozmamaya özen gösterir.

Yavrular küçükken yuvadan alınmaz. Bunun iki nedeni var.

Birincisi, küçük yavruyu hayatta tutmak zor. İkincisi, hayat döngüsünün devamlılığını korumak.

Yavru yuvadan erken alındığında anne kartal yavrularını kaybettiğini düşünebilir ve bir daha o bölgede yuva yapmayabilir.

Bu sebeple avcılar yavru kartalı en erken haziran ayının sonlarına doğru yuvadan alır.

Doğal yaşam döngüsünde yavru kartal, en geç temmuz ayının başında yuvadan ayrılır.

Böylece anne kartal yavrusunun tabiatın doğal döngüsü içerisinde yuvadan ayrıldığını düşünecek ve bu bölgede yuva yapmaya devam edecektir.

Yuvada genelde iki yavru olur. Avcılar, tabiatın dengesini bozmamak için bu yavrulardan sadece bir tanesini alır.

Alınan yavru, cüsse olarak daha büyük olduğu için genellikle dişidir.

Bazen avcılar yetişkin kartalı yakalayabilir

Kartal yakalama yönteminin bir diğeri ise yetişkin kartalı ağ ile yakalamak.

Ağ, yetişkin kartalların yaşadığının bilindiği bir bölgeye kurulur. İçine yiyecek yerleştirilir. Kartal, ağa takılmasının ardından çıkartılır.

Avcı, kartalın fiziki yapısını beğenmezse, anında serbest bırakır.

Beğenirse, kafasına üsküf geçirilerek gözlerini kapatır ve eve getirir.

Avcı, kartala isim verir ve eğitim sürecine geçer.

Eğitim Süreci

Eğitim süreci boyunca kartal ile eğitmeni arasında güçlü bir bağ kurulur.

Eğitimin ilk basamağı, kartalı avcının elinde durmaya alıştırılmak.

Kartalın ayağına kısa bir ip bağlanır. Özel bir eldiven giyen avcı, kartalı avucunda tutar.

Kartal ne kadar uçmak isterse istesin ayak bağı kısa olduğu için mecburen yine avcının eline konar.

Bir süre sonra kartal, avcının elinden başka bir yere gidemediğini kabullenir. Böylece eğitimin ilk aşaması tamamlanmış olur.

Eğitimin ikinci basamağı, kartala avcının elinden yemek yemeye alıştırmak.

Kartala sığır, tavşan ve tavuk eti verilir.

Kartal, yemini avcının elinde yer. Yem yedikçe avcıya daha fazla alışır.

Eğitimin üçüncü basamağı, iki kişiyle yapılır.

Yardımcı avcı kartalı elinde tutar. Bu sürede kartalın gözleri kapalı tutulur.

Kartalın sahibi, elinde et parçasıyla birkaç yüz metre uzaktan kartalını çağırır.

Bu sırada yardımcı avcı kartalın gözlerini açarak, onu sahibine doğru salar.

Keskin gözleri ile eti hemen fark edebilen kartal, kendisini çağıran sahibinin eline konar.

Defalarca kez tekrar edilen bu eğitimin sonunda kartalda şartlı bir refleks gelişir.

Kartal, artık çağrıldığını duyunca sahibine gider. Avcı da onu et parçasıyla ödüllendirir.

Eğitimin dördüncü ve son aşaması kartalı doğal alanda avlanmaya alıştırmak.

Hayvan postu ve kuyruğu uzunca bir ipe bağlanır.

Yardımcı avcı, avı hızla sürükleyerek koşar.

Hareketli avı gören kartal, içgüdüsel olarak onu yakalamaya çalışır.

Bazı durumlarda kartalın tepkisiz kaldığı da görülür. Böyle durumlarda kartala tilki postu içerisinde yem verilir. Böylece kartalda avı yakalama isteği uyanır.

Her iki durumda kartal sahibi tarafından et parçası ile ödüllendirilir.

Bu eğitimin sonunda kartalda av hayvanlarını tuttuğunda karnının doyurulacağına dair yeni bir şartlı refleks gelişir.

Artık kartal avlanmaya hazır. Bundan böyle kartal, avcının sağ kolu. İkili için maceralarla dolu yeni bir dünyanın kapısı açılıyor.

Artık kartal, sahibine sonuna kadar sadakatle hizmet etmeye hazır.

Kartalın Doğaya Geri Dönüşü

Kartal ile avcının birlikteliği yaklaşık 8-10 yıl sürer.

Avcılar, kartalın yumurtlama dönemi geldiğinde doğal döngüsünü tamamlaması için tabiata geri salar. Kartal, doğaya salınmadan önce bir yıl boyunca evde dinlendirilir.

Kartal 10 yaşına geldiğinde avcı toy düzenleyip bir ziyafet verir.

Geleneksel yemekler yenilir; çay ve kımız içilir. Kopuz eşliğinde türküler söylenir, ünlü kartal eğitmenlerinin ismi saygı ile anılır.

Gelenek gereği avcılar, başlarından geçen ilginç anıları birbirlerine anlatır.

Ziyafetin sonunda kartala uğur getireceği inancıyla, ayağına kırmızı bir ip bağlanır.

Ardından kartal doğal habitatına götürülür.

Avcı kartala yıllarca onun sözünü dinlediği için teşekkür eder. Hüzünlü bir vedanın ardından kartalı serbest bırakır.

Doğaya bırakılan kartal, yeni yaşamına alışıncaya kadar, sahibi onu gözlemler.

Gerekirse, kendi halinde avlanmayı öğrenene dek ona yiyecek bırakır.

Kartal terbiyeciliği yeniden canlanıyor

Sovyetler Birliği döneminde yok olma tehlikesi geçiren kartal yetiştirme geleneği, bugün genç kuşakların ilgisiyle yeniden hayat buluyor.

Kartal terbiyeciliği, yalnızca bir avcılık yöntemi değil; aynı zamanda sabır, sadakat ve kültürel mirasın önemli bir simgesi olarak kabul ediliyor.

Türk Dünyasında kartal ile ilgili atasözleri

“Kartalla yoldaş olursan, boğazın tok olur”

“Kartal iyi eğitilirse kurt bile avlar ”

“Kartal kargayla sırdaş olmaz”

“Kartalın beğenmediğini kargalar kapışır”

 

 

Anahtar Kelimeler: Münüşkörlük, Kartal Terbiyeciliği,

Diğer Haberler